Archive for Ocak, 2009

“Onu” Büyütebilirsin Ama Ruhumu Asla…

buyutmeEfendim şu sıralar her yanda “büyütme” reklamları aldı başını gidiyor. Örneğin yandaki resmi; Facebook sayfamdan az önce kopyaladım. Girdiğiniz bütün internet sitelerinde “Büyütün gecelerinize heyecan gelsin“, “3 kutu ile 7 cm büyütme“, “1 ayda 30 cm uzasın“, “15 günde buradan aya fırlasın” türünden zırvalamalar mevcut. Hayır İktisat dersi okuduk (bastım yine havamı). Talep olmazsa arz olmaz. Neymiş. Talep varmış ki; bu herifler bu kadar sağa sola reklam veriyormuş.

Ulan memleketin yarısı işsiz, dünya almış başını gitmiş, bizim gibi ülkelerde erken boşalmasıydı, iktidarsızlığıydı, boşalamamasıydı bir ton cinsel rahatsızlık var; sen çalışan bir tane bulmuşsun, bir de şansını zorlamak istiyorsun. Hayır şimdi durup dururken “Uzatıp ne yapacaksın?” diye de soramazsın ki. Tehlikeli soru olur. Cevabı can sıkabilir. Kendimiz kaşınmış oluruz adeta.

Hayır onu geçtim, memleketteki bütün cinsel problemlerden daha büyüğü olan ve gittikçe de daha da palazlanan bir sorunu var Türk erkeğinin. Ulan Facebook’ta bile eli yüzü normal kız görelim; kızı ilgiye boğuyor, prenses muamelesi yapıyoruz kenar mahalle dilberine. Ulan eşi bulamıyorsun; uzatmaya kalkıyorsun. Uza uza; bir hedefe ulaşmayınca ne manası var. Yüklüyorsun o organına potansiyel enerjiyi, yüklüyorsun; sonra yanlış yerde patlar, can sıkar.

Sevgili blog okuyucusu, tehlikeli konudur ama dalmak lazımdı. Birileri bu konuya eğilmeli artık. Yarın bir gün gazetelerde “Şeyini uzatmak isterken öldü“, “Uzatmak isterken pompaya kaptırdı“, “Uzatmak isterken, küçülttü“, “Uzatmak isterken koparttı” gibi başlıkları sıkça görüp; memleketin yeni kriziyle başbaşa kalabiliriz. Uzatmayın evladım. Eldekiyle yetinin. İlla gelip Haydar Dümen’in mi söylemesi gerekiyor. Bu tür reklamlarda görülen ürünlere itibar etmeyin. Palazlandırmayın şu herifleri. Pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın lan!

Ocak 30, 2009 at 12:15 1 yorum

Ben Benim, “Issız Adam” Olabilme İhtimalimi Sevdim

19486-issizadamEfendim bugünlerde “Issız Adam” filmiyle birlikte; “duygusal” geyikler sardı bizim delikanlı camiasını. Çevremdeki en hoyrat, en hovarda elemanlar bile kızları terketmeye korkar oldu. Kıza uyuz olsa, hayatı zindan olsa bile; bakıyorsun iki gün önce en iyi, en anlayışlı kızları terkedip kendini maceradan maceraya salan yurdumun kılabır kişisi bile; donmuş kalmış. Bırakamıyor kızı. “Yahu Abuziddin. Nedir hoca? Ne çekiyorsun bu derdi?” diye sorduğunda; “Abicim izlemedin mi ‘Issız Kişi’ filmini. Adam bak nasıl pişman oluyordu babuş. Bu devirde sevgili terketmek kolay değil kanka. Akıllı olacaksın.” cevabını almak, artık normalleşti, çoluğa çocuğa karıştı güzel blog okuyucusu.

Halbuki; sevda dediğin biraz da “ıssız adam” olabilme cesareti gösterebildiğin zaman sevda değil midir? Aşk, sevgi falan filan biraz da kaybettikten sonra anlaşılmaz mı? Bu hadise biraz da eşek gibi özlemek, özlemene rağmen geri dönmemek, kalbine yükleyip bütün özlemleri biraz da acı çekebilmek değil midir yurdumun duygusal blog okuyucusu?

Bu yazı biraz duygusal kaçtı, blogumuzun estetiğini bozdu farkındayım. Ama film izleyip, oturup ağlamaya meraklı bir milletiz. Her yanımız Köle Izaura doluyken, saatlerce oturup ağlamak için tek kanallı televizyonun düğmesine basıp Köle Izaura izleyen bir neslin evlatlarıyız. Her yanımız “Issız Adam” dolmuş, kendimizi kaybedip kendimiz “Issız Adam” olmuşuz, “Issız Adam” ola ola kimi sevdiğimizi şaşırmışız, terketmenin, terkedilmenin bin bir türlüsünü yaşamışız ama oturup “Issız Adam” izleyip ağlayabiliyoruz hala. Helal olsun, ne diyeyim. Yalnız ben de bu yazıda sosyal mesaj vere vere, öyle bir duygusal ambians yarattım ki; siz bu yazıyı okurken oturup ADSL modeminiz ağlamazsa adam değilim.

Ocak 30, 2009 at 07:25 Yorum bırakın

“Bu Herif Benim Psikolojimi Bozdu, Tutuklayın” Denyoluğu

psikolojiEfendim. Yakın dostlar bilir. Ben çeşitli isimlerle, çeşitli internet sitelerinde, gazetelerde, dergilerde vb bazen yazan çizen bir insanım. Yani mürekkep yaladık. Çok büyük adam olduk anasini satiyim. 

Bu kişisel reklamdan sonra; geçelim mevzuya. Yazdığım yazılarla ilgili en büyük problemim, ikide bir mahkemeye verilmek. Şimdi diyeceksiniz ki; ona buna bulaşma, mahkemelerde sürünme. Arkadaşım biz de gerzek değiliz elbette. Bulaşırken de usülünce bulaşıyor, kişisel hayata, saygınlığa vb geyiklere elimizden geldiğince hürmet gösteriyoruz. Ama yine karakol yolları, mahkeme tutanakları bizi bekliyor anasını satıyım. Şöyle rahat rahat, ağzının tadıyla bir yazı yazmak mümkün değil.

Hayır, mahkeme sonucunda zaten bir şey çıkmıyor. Çoğu zaman mahkemeye bile gidilmiyor, savcı takipsizlik kararı veriyor. Sonuçta yazılarda suç teşkil edebilecek hiç bir şey yok. E adam nasıl mahkemeye veriyor diyecekseniz, işin komik tarafı da bu. Avukatlar da bir yöntem öğrenmiş sanırım; bütün şikayetlerin sonunda şu yazı oluyor: “Bu şahsın yazısı benim psikolojimi bozdu. O yüzden dava etmek istiyorum.”

İyi tereyağı yiyorsun. Dava et bakalım. E benim yurdumun güzel canlısı, e Meksika’ya düşen meteordan şans eseri kurtulup kertenkele olacakken memeli haline dönüşüvermiş dinazor neslinin zibidi uzantısı; ne menem bir psikolojin var ki senin, dakikada bir tekliyor, bozuluyor. Ulan internette okuduğun yazıdan sonra psikolojine ne gelip gidiyor benim Tazmanyalı kardeşim? Ne oluyor? Halüsinasyonlar görüyorsun, geceleri ak sakallı dedeler mi basıyor evi? Metroda tren beklerken internette benim yazımı hatırlayıp “Hepimiz öleceğiz. Kaçııın.” diye çığlık çığlığa trenin önüne mi atıyorsun kendini? Ne kırılgan psikojin varmış be evladım. A benim psikojisi saç telinden kıytırık, beynini sülüklerin harap ettiği güzel kardeşim. Nedir sendeki? Psikoloji bile değil lan o. Sen o psikolojiyi bir söktür, arkasında “Made in China” yazmıyorsa beni de Afrika çöllerinde aç hipopotamlar kovalasın ulen. Değiştirt o psikolojiyi sen. Kendini de yorma, bağımsız Türk yargısını da, beni de sevgi pıtırcığı.

Hadi bu vatandaşın psikolojisini geçtik; “psikolojimi bozdu” diye bir dava sebebini de anlayabilmiş değilim. Ulan eski sevgilim de benim psikolojimi bozmuştu. Karı beni terkedince; geceleri uyuyamaz, yemek yiyemez, çalışamaz olmuştum. Gidip kızı mahkemeye mi vereyim lan? “Beni terketti, psikolojimin ocağına incir ağacı dikti. Tutuklayın lan bu karıyı.” diye savcıya dilekçe mi postalayım.

Ayar etmeyin adamı. Rahat bırakın bağımsız Türk yargısını da, zaten yeterince sorunu olan bağımlı Türk internetini de. Yerim psikolojinizi. Psikopota bağlatmayın adamı. Oh be, rahatladım…

Ocak 30, 2009 at 07:08 Yorum bırakın


Kategoriler

Feeds

Ey Türk Blogcusu

Ey Türk Blogcusu. Birinci vazifen SEO hileleri ile Google’ı kandırmak, ikinci vazifen de Google seni banlayınca oturup zırlamaktır. Ceyhun Karataş
Ocak 2009
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031  

Toplist